Lösemi bir kanser türüdür. KML ise dört lösemi türünden biridir. KML tek bir kök hücrede meydana gelen değişiklik ile başlar. KML hem çocuklarda hem de erişkinlerde görülmekle birlikte, KML hastalarının çoğunu erişkinler oluşturur.
ABD’de 2009 yılında yaklaşık 5050 kişiye kronik myeloid lösemi (KML) tanısı konulacağı tahmin edilmektedir. Yapılan hesaplamalar göre ABD’de yaklaşık 22475 kişi KML ile yaşamaktadır (SEER, Ulusal Kanser Enstitüsü, 2009). 2001 yılından bu yana üç yeni KML ilacının (İmatinib, Dasatinib ve Tasinga) kullanımı onaylanmıştır. Klinik çalışmalarda diğer yeni tedavi yöntemleri araştırılmaktadır.
KML hastalarında “Philadelphia Kromozomu” (Ph kromozomu) adı verilen kromozom bulunur. Kromozomlar hücrelerde genleri taşıyan yapılardır. Çekirdeği olan her hücrede kromozom bulunur. Genler hücrelere bilgi verir. Ph kromozomu, 22 numaralı kromozomun bir parçasının koparak 9 numaralı kromozomun sonuna yapışmasıyla meydana gelir. Aynı zamanda 9 numaralı kromozomdan kopan bir parça 22 numaralı kromozoma eklenir. Dokuz numaralı kromozomdan kopan parçada Abl geni, 22 numaralı kromozomdan kopan parçada ise Bcr geni yer alır. Bcr ve Abl genleri birleşerek KML’ye yol açan Bcr-Abl kanser genini oluşturur.
Belirti ve Bulgular
KML hastalarında tanı sırasında herhangi bir belirti bulunmayabilir. Başka bir nedenle yapılan muayene ve tetkiklerle veya düzenli kontroller sırasında tanı konulabilir. KML belirti ve bulguları ağır ağır gelişme eğilimindedir. KML bazı belirti ve bulguları şunlardır:
- Çabuk yorulma
- Rutin günlük aktiviteler sırasında nefes darlığı
- Soluk cilt
- Karnın sol üst kısmında çekilme hissine yol açan dalak büyümesi
- Gece terlemeleri
- Sıcağa tahammülsüzlük
- Kilo kaybı
KML belirti ve bulgularının birçoğu sık görülen diğer hastalıklarla ortaktır. Yukarıdaki belirti ve bulguların bulunduğu kişilerin çoğunda KML yoktur.
Nedenler ve Risk Faktörleri
KML’ye yol açan Bcr-Abl geninin bazı kişilerde görülürken bazılarında neden görülmediği bilinmemektedir. KML riskini arttıran bazı risk faktörleri şunlardır:
Ancak, kanser tedavisi için radyoterapi alan kişilerin çoğunda KML ortaya çıkmamakta; KML görülen kişilerin çoğu yüksek doz radyasyona maruz kalmadığı bilinmektedir. Diş röntgeni ve diğer röntgen filmi çektirmek ile KML riskinde artış arasında bir bağlantı yoktur. KML bulaşıcı değildir.
Tanı
KML tanısı genellikle kemik iliği ve kan tetkiklerine dayanarak konulur.
Kan Tetkikleri
KML için yapılan kan tetkiklerinde kan hücresi sayımı ve kan hücresi incelemesi yapılır.
Kan hücresi sayımı: Kan hücrelerinin sayılarının belirlenmesi için tam kan sayımı adı verilen tetkik yapılır. KML’de alyuvar sayısı normalin altındadır. Akyuvar sayısı normalin üzerinde olup, bazen çok yüksek olabilir.
Trombosit sayısı ise normalden yüksek veya düşük olabilir.
Kan hücresi incelemesi: Kan hücreleri boyanır ve ışık mikroskobu ile incelenir. KML hastalarında kanda az sayıda gelişmekte olan hücreler olan “
blast hücreleri” bulunur. Sağlıklı bireylerde ise kanda
blast hücresi görülmez.
Kemik İliği Tetkikleri ve Sitogenetik Testler
KML bulgularından bazıları kanda görülmez. Bu nedenle kemik iliğinden alınan az sayıdaki hücrenin incelenmesi gerekebilir. Bu hücreler kemik iliği aspirasyonu ve kemik iliği biyopsisi adı verilen işlemlerle alınır.
Kemik iliğinden alınan hücreler mikroskopla incelenir. Buna sitogenetik analiz adı verilir. İncelemeyi yapan kişi, hücre içindeki kromozom haritasına bakar. Bu haritaya “karyotip” adı verilir. KML hücresindeki Ph kromozomu karyotip üzerinde tespit edilebilir.
FISH veya fluoresan in situ hibridizasyon, Ph kromozomuna özgü standart sitogenetik tetkik ile görülemeyen KML hücrelerinin saptanması için yapılır.
Polimeraz zincir reaksiyonu olarak da bilinen PCR, çok duyarlı bir tetkik olup, FISH ile bulunamayan KML hücrelerini saptayabilir. Bu tetkikle çok az sayıdaki KML hücresi bile tespit edilebilir. Kan veya kemik iliğinden alınan hücrelerde PCR testi yapılabilir.
KML Tedavisinin Amacı
Kronik evre KML’ de tedavi amaçları şunlardır:
- Kan hücreleri düzeyinin normale dönmesi
- Bcr-Abl kanser geni taşıyan tüm hücrelerin öldürülmesi
Akselere evre veya blast evresindeki KML tedavisinde amaç:
- Bcr-Abl kanser geni taşıyan tüm hücrelerin öldürülmesi
- Hastalığın kronik evreye geri döndürülmesidir.
KML tedavisi konusunda deneyimli hekimlerin bulunduğu bir merkezde tedavi olmak önemlidir.
KML’nin Evreleri
KML’nin üç evresi vardır:
Kronik Evre KML
Hastaların çoğu KML tanısı konulduğunda kronik evrededir. Bu evrede KML semptomları daha hafiftir. Akyuvarlar hâlâ enfeksiyonla mücadele edebilir. Kronik evredeki hastalar tedavi edildiklerinde günlük aktivitelerine geri dönebilirler.
Akselere Evre KML
Akselere evrede anemi meydana gelebilir, akyuvar sayısı artabilir veya azalabilir, trombosit sayısı düşer. Blast hücresi sayısı artabilir ve dalak büyür. Akselere evredeki kişiler kendilerini hasta hissederler.
Blastik Kriz Evresi KML
Blastik kriz evresindeki KML hastalarında, kemik iliği ve kandaki blast hücresi sayısı artmıştır. Alyuvar ve trombosit sayısı azalır. Hastalarda enfeksiyon veya kanama görülebilir. Ayrıca yorgunluk, nefes darlığı, mide ve kemik ağrısı görülebilir.
Kronik Evre KML Tedavisi
Kronik evre KML’de genellikle tedavi ile kan hücresi düzeyleri normale döner. Dalak normal boyutuna kadar küçülür. Hastaların çoğunda enfeksiyon veya olağandışı kanama yoktur.
KML hastalarının çoğunda imatinib adı verilen bir ilaçla tedaviye başlanır. Bu ilaç 2001 yılında FDA onayı almıştır. İmatinib, kullanıldığı sürece çoğu kişilerde kronik evre KML’ yi kontrol altında tutar. Normal dozda imatinib’e yanıt vermeyen hastalar daha yüksek doza yanıt verebilir.
İmatinib, tüm KML hastalarda yararlı değildir. Aşağıdaki durumlardaki KML hastalarında başka bir ilaç tedavisi gerekir:
- İmatinib ile KML’nin kontrol altına alınamaması (ilaç direnci adı verilir)
- İmatinib’e bağlı şiddetli yan tesirler görülmesi (ilaç intoleransı adı verilir)
- İmatinib’in artık işe yaramaması (yanıtın kaybolması adı verilir)
- İmatinib’i tolere edemeyen veya imatinib’e dirençli KML olan hastalarda FDA tarafından onaylanan Dasatinib ve Nilotinib adlı iki yeni ilaç kullanılabilir. İmatinib’e dirençli veya tolere edemeyen tüm evrelerdeki KML hastalarında dasatinib kullanımı onaylanmıştır. Nilotinib kullanımı ise, imatinib’e dirençli veya tolere edemeyen kronik veya akselere evredeki KML hastalarında onaylanmıştır. İmatinib, dasatinib ve nilotinib ağız yoluyla alınır.
Kronik evre KML’de tedavi gören hastaların çoğu günlük aktivitelerine geri dönebilir. İlaç tedavisi ile birçok hastada çok uzun zaman boyunca belirtiye rastlanmaz, bu duruma remisyon adı verilir. Ancak, ilaç tedavsii ile hastalarda KML ortadan kalkmaz. Yineleyen KML (yineleme adı verilir) bulgusu olup olmadığı dikkatle araştırılmalıdır. Zaman zaman kemik iliği tetkiki yapılması gerekebilir.
Akselere Evre veya Blastik Kriz Evresinde Tedavi
Akselere evre veya blast krizi evresindeki KML tedavisinde amaç, Bcr-Abl geni taşıyan tüm hücrelerin öldürülmesi veya hastada tekrar kronik evreye geri dönülmesidir.
İmatinib ve bazı hastalarda dasatinib ve nilotinib, akselere evve veya blast krizi evresindeki KML hastalarında etkili bir tedavidir. İnterferon, busulfan, sitarabin ve hidroksiüre gibi diğer ilaçlar da ağız yoluyla alınan yukarıda söz edilen ilaçlarla birlikte kullanılabilir.
Bazı KML hastalarında tanı sırasında akyuvar sayısı çok yüksektir. Bu durum beyin, akciğerler, gözler ve vücudun diğer bölgelerine giden kan akımını azaltabilir. Akyuvar sayısını azaltmak için hidroksiüre kullanılabilir. Akyuvar sayısının düşmesinin ardından ağızdan ilaç tedavisine başlanabilir.
Lökoferez
Bazı hastalarda KML tanısı sırasında akyuvar sayısı çok yüksektir. Bu durum beyin, akciğerler, gözler ve vücudun diğer bölgelerine giden kan akımını azaltabilir. Özel bir makine yardımıyla fazla sayıdaki akyuvarlar vücuttan uzaklaştırılabilir. Bu işleme lökoferez adı verilir. Lökoferez, hamile KML hastalarında ilaç tedavisinin bebeğe zararlı olabileceği durumlarda gebeliğin ilk aylarında uygulanabilir.
Ağızdan KML Tedavisinin Yan Etkileri
Tedaviye bağlı yan etkilerin çoğu zamanla kaybolur veya daha az hissedilir. Çoğunlukla ilaç tedavisinin kesilmesine gerek kalmaz. Tedavinizin olası yan tesir ve uzun dönem etkileri konusunda doktorunuzla görüşün.
İmatinib’ in sık görülen yan tesirleri şunlardır:
- Vücutta sıvı birikmesine bağlı şişkinlik
- Göz çevresinde şişlik
- Bulantı
- Kusma
- Kas krampları
- İshal
- Döküntü
İmatinib ayrıca kemik mineral kaybına da yol açabilir. Hastalar olası yan tesirler bakımından sık sık kontrol edilir.
Dasatinib’in sık görülen yan tesirleri şunlardır:
- Alyuvar, akyuvar ve/veya trombosit sayısının çok düşük olması
- Göğüste fazla miktarda sıvı birikmesi
- Diğer dokularda fazla miktarda sıvı birikmesi (ödem)
- İshal
- Baş ağrısı
- Kan kalsiyum seviyesi düşüklüğü
- Karaciğer fonksiyonlarında hafif bozulma
Nilotinib’in sık görülen yan tesirleri şunlardır:
- Alyuvar, akyuvar ve/veya trombosit sayısının çok düşük olması
- Karaciğer enzimlerinde değişiklik
- Pankreas enzimlerinde değişiklik
- Bulantı
- Kabızlık
- İshal
- Kaşıntı
- Döküntü
QT Uzaması
İmatinib, dasatinib ve nilotinib’nın kalp ritmi üzerindeki olası bir yan tesiri QT uzamasıdır. Gerektiğinde doktorunuz bu yönden değerlendirme yapacaktır. Diğer bazı ilaçlar da QT uzamasına yol açabilir. Doktorunuz size kullanmamanız gereken ilaçların bir listesini verecektir.
Kök Hücre Nakli
Kök hücre nakli bazı KML hastalarında kullanılan önemli bir tedavi yöntemidir. Allojenik kök hücre nakli, KML’ de şifa sağlayan tek tedavi şeklidir. Kişinin kemik iliğinin yeniden yapılanmasını sağlar. Nakledilen hücreler kişinin kanından kemik iliğine ulaşır. Bu hücreler, alyuvar, akyuvar ve trombositler için bir kaynak oluşturur. Nakil yapılabilmesi için “uygun” bir verici olması gerekir. Verici, kardeş olabileceği gibi, hasta ile kök hücreleri “uygun” olan başka bir kimse de olabilir.
Allojenik kök hücre nakli yapılan her 10 KML hastasının yaklaşık yedisinde şifa elde edilir. Ancak, bu işlemin ciddi komplikasyon riski yüksektir. Allojenik kök hücre nakli, genç hastalarda daha başarılıdır. Ağızdan ilaç tedavisini iyi yanıt vermeyen, uygun vericisi olan 60 yaşından küçük hastalarda da allojenik kök hücre nakli dikkate alınabilir. KML hastalarında nakil akarı alınırken aşağıdaki faktörler göz önünde tutulur:
- Hastanın yaşı
- Hastanın genel sağlık durumu
- Hasta ve verici hücrelerinin uygunluğu
- Hastanın ağızdan ilaç tedavisine yanıt derecesi
Kök hücre nakli yapılması önerildiğinde, doktorunuz bu tedavinin yarar ve risklerini sizinle görüşecektir. Doktorlar, düşük yoğunluklu nakil (myeloablatif olmayan kök hücre nakli) adı verilen bir tür kök hücre nakli üzerinde çalışmaktadır. Allojenik kök hücre nakli için uygun olmayan yaşlı hastalarda bu yeni yöntem yararlı olabilir.
Verici Lenfosit İnfüzyonu
Allojenik kök hücre nakli sonrasında hastalığın geri geldiği (yineleme adı verilir) KML hastaları İmatinib, Dasatinib, Nilotinib veya diğer KML ilaçlarıyla tedavi edilebilir. Başka bir tedavi seçeneği ise ikinci nakildir. Bir başka seçenek ise hastalara verici lenfosit infüzyonu (kök hücre vericisinden alınan lenfosit adı verilen akyuvarların hastaya verilmesi) yapılmasıdır.
KML’ye Bağlı Hastalıklar
Kronik myeloid lösemi terimi, bazen kronik seyreden diğer myeloid lösemi türleri için de kullanılır. Kronik myelomonosit lösemi (KMML), jüvenil myelomonositik lösemi (JMML) ve kronik nötrofilik lösemi (KNL)’deki bazı belirti ve bulgular KML’dekilerle aynıdır.
Bu hastalıklar, myeloid löseminin alt tipleri olan, daha nadir görülen myeloproliferatif hastalıklar olup, akut myeloid lösemiden daha yavaş ilerler. Bu hastalarda Bcr-Abl geni yoktur; bu, ayırıcı tanı açısından çok önemli bir özelliktir. Bu hastaların İmatinib tedavisine yanıt vermesi beklenmez (yanıt vermedikleri gösterilmiştir).
Bu KML türleri hakkında daha ayrıntılı bilgi için, Kronik Myelomonositik Lösemi (KMML) ve Jüvenil Myelomonositik Lösemi.
Klinik Çalışmalar
Klinik çalışmalar, yeni ilaç, ilaç kombinasyonu ve tedavi yöntemlerinin veya onaylanmış ilaç ve tedavilerin yeni kullanım alanlarının araştırılması amacıyla yapılır. Hher yaştan KML hastalarıyla yapılmakta olan çalışmalar vardır.
Bazı klinik çalışmalarda, halihazırda onaylanmış olan ilaçların yeni kullanım alanları incelenir. Örneğin, ilaç dozunun değiştirilmesi veya ilacın başka bir tedavi ile birlikte verilmesi daha etkili olabilir. Bazı klinik çalışmalarda, KML ilaçlarının yeni sıralama veya dozda kullanımı araştırılmaktadır.
Aşı Tedavisi
Çeşitli aşı tedavisi türleri üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Bir gün kişinin kendi bağışıklık sistemi hücrelerinin KML hücreleriyle mücadele etmesini sağlayarak hastalığı tedavi edecek (önleme değil) bir aşı geliştirilmesi olasıdır.
Düşük Yoğunluklu Nakil
Doktorlar allojenik kök hücre naklini daha güvenli hale getirmek için çalışmaktadır. Düşük yoğunluklu nakil adı verilen bir nakil türü ile ilgili klinik çalışmalar devam etmektedir. Düşük yoğunluklu nakilde, standart allojenik kök hücre naklindekinden daha düşük dozda bir hasırlayıcı kemoterapi uygulanır. Bu tedavi myeloablatif olmayan nakil olarak da adlandırılır. Yaşlı ve ağır hastalara bu tedavi ile yardımcı olunabilir.
Tedavi Yanıtının İzlenmesi
Tedavi yanıtının ölçülmesi çok önemlidir. Tedavi yanıtının izlenmesi için kan ve kemik iliği tetkikleri yapılır. Elde edilen sonuçlar, doktora hastada KML’nin kontrol altına alınıp alınmadığı ve aşağıdaki işlemlere gerek olup olmadığını gösterir:
- Daha iyi yanıt almak için dozun arttırılması
- Yan etkiler nedeniyle ilaç dozunun azaltılması veya ilacın kesilmesi
KML’ yi daha iyi kontrol altına almak için farklı ilaç veya ilaç kombinasyonuna geçilmesi
Yan tesirleri ortadan kaldırmak için farklı ilaç veya ilaç kombinasyonuna geçilmesi
Genel Yönergeler
İlaçla KML tedavisinin ilk yılı için genel tedavi yanıt yönergeleri bulunmaktadır. Ancak, KML hastalarının tedaviye farklı yanıtlar verdiğinin akılda tutulması gerekir. İlaçla KML tedavisinde yanıt düzeyinin belirlenesi için kan ve/veya kemik iliği tetkikleri yapılır.
Hastanın laboratuar tetkikleri tedavi başlangıcındaki sonuçlarla karşılaştırılır. Tedavi boyunca düzenli olarak alyuvar, akyuvar, trombosit ve KML hücresi sayısı ölçülür.
-Tedaviden sonra, tanı sonrası ilk bir yıl içinde kemik iliği testleri
genellikle 6 ve 12. aylarda tekrarlanır.
-Tanı sonrası ikinci yıl içinde doktorların çoğu bir veya iki kez kemik iliği tetkiki yapar.
-İyi bir yanıt alındıktan sonra her 12-18 ayda bir kemik iliği tetkikleri tekrarlanır.
Doktorunuz hematolojik, sitogenetik veya moleküler yanıt (remisyon) terimlerini kullanabilir.
Hematolojik Yanıt – Tam hematolojik yanıt, akyuvar, alyuvar ve trombosit sayısının normal veya normale yakın olduğu anlamına gelir. Akyuvar, alyuvar ve trombosit sayısının ve hemoglobin (alyuvarlarda bulunan ve oksijen taşıyan bir protein) ve hematokrit (alyuvar hacminin kan hacmine oranı) düzeylerinin ölçülmesi için tam kan sayımı yapılır.
Sitogenetik yanıt – Tam sitogenetik yanıt, Ph kromozomu ve Bcr-Abl kanser geni taşıyan hücre saptanamaması anlamına gelir. Ph kromozomu ve Bcr-Abl kanser geni taşıyan hücre sayısının ölçülmesi için FISH testi yapılır.
Moleküler yanıt – Kısmi moleküler yanıt, Bcr-Abl kanser geni taşıyan hücre sayısında azalma olduğu anlamına gelir. Majör moleküler yanıt, Bcr-Abl kanser geni taşıyan hücre sayısında tedavi başlangıcına göre bin kat azalma olduğu anlamın gelir. Tam moleküler yanıt ise, PCR yöntemiyle Bcr-Abl geninin tespit edilememesi anlamına gelir. PCR ile tespit edilemeyen, kalan KML hücrelerine “minimal rezidüel hastalık” denir. PCR, Bcr-Abl geni taşıyan hücre sayısının ölçülmes iiçin yapılır. Mümkünse PCR testi için her seferinde aynı laboratuvar kullanılmalıdır. Bunun sebebi, sonuçların laboratuvarlar arasında farklı olabilmesidir.